İş dünyasının dijital medya ile etkileşimi arttıkça alışkanlıklar ve düşünce biçimlerinde de değişim yaşanmaktadır. Bu değişim yaratıcılık kısmında da kendisinden söz ettirmektedir. Özellikle hayatımızın tüm evrelerinin sosyal medyaya entegre olması ile birlikte, daha hızlı düşünmenin ve kısa sürede farklı fikirler üretmenin tam zamanı gelmiştir.
Dijitalleşmenin yoğunlaştığı son yıllarda sosyal ağlar, reklam veren firmalar için önemli bir hale gelmiştir. Her geçen yıla oranla artış gösteren Dijital Medya Reklamcılığı, tüm dünyanın gözdesi konumundadır. Dijitalleşmenin reklam sektörünün içine bu kadar girmesi ile birlikte yaratıcılık kısmı da yön değiştirmiştir. Dijital dünyada yaratıcılığın doğmasıyla eski- yeni çatışması sorununa sık rastlanmaya başlanmıştır.
Reklam sektöründe her mecra kendi mesajını oluşturmaktadır. Televizyon reklamcılığı ile dijital reklamcılığı ayıran keskin bir çizgi vardır. Bu farkı sadece hedef kitle ile açıklamak doğru değildir. Hedef kitleye ulaşmak için kullanılan mecraların kendi dinamikleri ve bu dinamiklerin yarattığı gereklilikler vardır. Ayrıca bu mecralarda iş üretenler sektörde öncü ve başarılı olmak için yeni söylemler geliştirmek zorundadır. Bu gelişim süreci ve trendler dijitalleşme ile çok hızlı değişiklik göstermektedir. Uzun süren bir trend ortamı olmadığı için belli formüllerin oluşması da zorlaşmaktadır.
Bu kadar hızlı gelişen ve değişen reklam sektöründe en önemli unsur yaratıcılıktır. Yaratıcılık; faydalı ve yeni fikirler üreterek bu fikirlerin başarılı ve doğru bir şekilde uygulanmasıdır. Teknolojinin gelişmesi yaratıcılığa olumlu bir etki sağlamıştır. Teknolojinin sektöre kattığı hızlı yenilenme alışkanlığı ile yaratıcılık gücümüzde gelişim göstermektedir. Yaratıcılık üzerindeki gelişimle birlikte yeni ürün ve hizmetler üretilmeye başlamıştır. Yaratıcılık ve teknolojinin birleşmesi ile adeta bir dijital devrim yaratılmaktadır. Bugün dünya üzerinden bulunan 3 milyondan fazla uygulama ve her dakikada 300 saat YouTube videosu yüklenmesi de dijital devrimin kanıtı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son yıllarda üretilen içerikler katlanarak artsa da bu içerikler kalite açısından sorgulanmaktadır. İçerik üretiminin artması ile birlikte fazlalık çağıda yaşanmaktadır. Bu durum her ne kadar özgür erişim olarak görünse de belli başlı sorunları beraberinde getirmektedir. Tüketiciler tarafından değerlendirilen yaratıcılık bu noktada sınırlandırılmaktadır. Başka bakış açısından bakıldığında ise internet ile birlikte yaratıcılarla halk arasındaki sınırların kalktığı savunulmaktadır. Bu görüşün arkasında duranlar, gelişen yeni sistemle birlikte yaratıcı değerin tutarlı bir şekilde belirlenebileceğini düşünmektedir.
Dijital dünyada yaratıcılık olmak için kendi dilinizle içerik ürettiğiniz mecra dilinin uyuşması gerekmektedir. Bu nedenle içerik üretilen mecraların algoritmaları incelenerek bir yol haritası izlenmelidir. Bununla birlikte sektör ile ilgili çıkan yenilikler güncel olarak takip edilmelidir. 3D ve yapay zeka, sanal gerçeklik gibi ortaya çıkan ortamlar, sanatçıların yenilikçi yollarla yatırım yapmasına olanak sağlamaktadır. Fakat tüm bunların yanında “farklı” ve “yeni” içerik anlayışı içerisinde de olunmalıdır. İçerik anlayışını kendi iç sesimiz doğrultusunda ilerletmek de seçenekler arasındadır. Çünkü daha düşünülmemiş, denenmemiş çok şey var. Burada en önemli unsur düşünülmemiş onları düşünerek ve kendi yorumumuzu katarak yaratıcılığımızı ortaya koymaktır.